15 Ara 2010

Taklitçilik mi? Asla!

Miu Miu markası 2010 İlkbahar/Yaz koleksiyonunda kedi, kuş gibi desenler ile 70'li yıllara gönderme yapan bir koleksiyon yaratarak moda severlerin beğenisini kazanmıştı.
Başarılı markaların yarattıkları trendlerin etinden ve sütünden sonuna kadar yararlanmayı seven diğer "mainstream" markalar ise, bu defilenin hemen ardından esinlenme başlığı altında, ilham almaktan taklitçiliğe kadar giden birçok ürün sundu bize.

Bunun en son örneğini Twist markasında görebiliyoruz. Kalıp-model-kumaş üçlüsünün en çok taklit edilen öğeler olmasından sonra desen baskısının da birebir kopyalanacağını gözümüze soka soka, çok güzel anlatmış.


Miu Miu İlkbahar/Yaz 2010




Twist Sonbahar/Kış 2010

Eee ne olmuş diyebilirsiniz....Günümüzde özellikle "fast fashion" terimi hayatımıza girdikten sonra bu tarz örnekleri görmemiz oldukça olağan. Ancak benim tepkimi çeken yanı ise bu markanın sahibi tekstil patronunun genel tavrı...
Kendisini tanıyanlar bilir, bu kişi Dragon's Den Türkiye'de jüri üyeliği yapıyor. Geçenlerde yayınlanan bir bölümde, bir yarışmacı yatırımcılardan ortak olmalarını istediği ürünü "...... artık Avrupa'dan sonra Türkiye'de" olarak lanse etti ancak sonra ortaya çıkıyor ki patentini almamış. Yarışmacının bu pazarlama yöntemini ve kendisine karşı, savunmaya geçerken sarf ettiği sözleri hiç beğenmeyen tekstil patronumuz "Birisi benim hakkımda kötü bir şey mi yazdı internete? Ee? Sen onu mu listeleyeceksin? Elalemin ipliğini pazara mı çıkaracaksın? Elimde olsa seni hapse attırırım! Terbiyesiz seni! Yıkıl karşımdan!" diyerek yarışmacıyı kovdu. Yarışmacının pazarlamaya çalıştığı ürünü daha önce Avrupa'da gördüğünü de üstüne basarak birkaç kez tekrarladı...
Ee bunun üzerine ne diyebilirim ki ben şimdi....
Biraz istikrarlı olalım ki, söylediklerimiz ile yaptıklarımız tutsun...

10 Kas 2010

Tadao Ando: Deli misin? Dahi misin?

Bu hafta çalıştığım dergideki dekor ekinin yazılarını derlerken karşıma çıktı bu Japon mimar...Alessandro Benetton'ın 'görünmez evi'ni, rampalar ve peyzaj düzenlemesi ile saklayarak nasıl toprak zeminin 4 metre aşağısına yaptığını anlatıyordu. Tamam dedim bu adam bizim deli-dahi kategorisine koyduklarımızdan. Mimar olan ablam, ' Oooo o çok önemli bir mimardır' deyince koyuldum araştırmaya...Karşıma 'Tamam sen dahisin, deli değil!' dediğim bir çok projesi çıktı, işte size 2 örnek...

Awaji Yumebutai Botanik Bahçeleri, Japonya


Church of Light, Japonya

2 Eki 2010

Rutubet kokulu ev hanımları...

Sonbaharın yavaştan kendini hissettirdiği bulutlu bir cumartesi günü Taksim'deki Sahaflar Festivalini gezdim. Birşeyleri araştırmayı, yeniden keşfetmeyi, nostaljiyi ve melankoliyi seviyorsanız şu sonbaharda yapılacak en güzel aktivitelerden biri bu alanı keşfetmek...
Önce standları bol bol gezdim, sonra ziyaretimi 1962 basımı bir Don Kişot kitabı ve 2 yabancı moda dergisi alarak tamamladım.

Moda dergilerinden biri 1953 basımı Meksika dergisi 'La Familia' ev hanımlarına yönelik 'moda ve ev işleri' sloganı altında satılan bir dergi imiş.

Ev hanımı olmanın en önemli detaylarını tek tek anlatan bu dergide çocuğunuzun paltosunu nasıl en iyi şekilde yıkayabileceğinizden tutun dantel nakışının en ince detaylarına, akşam yemeğinde pişirebileceğiniz yemeklerin örneklerine kadar 'En verimli ev hanımı' olabilmenin kılavuzunu veriyor size...
60'lı yılları anlatan 'Mad Men' kadınları ve günümüzün 'Desperate Housewifes' larının durumundan anlıyoruzki ev hanımı olmak zaman, mekan, coğrafya ve dil tanımıyor...

21 Ağu 2010

Alice in Waterland

Aşağıdaki fotoğrafların sahibi Rusya doğumlu ve 10 yıldır Bahamalar'da yaşan Elena Kalis. Su altı fotoğrafçılığı konusunda uzmanlaşan sanatçının ''Alice in Waterland'' isimli bu çalışmasında kızı başrolde yer almış.

Çekimler görüldüğü üzere çok enteresan, anne- kız olarak böyle bir proje yaratmış olmaları da takdire şayan.


27 Tem 2010

Figüranlar bu sefer başrolde...

Miranda July'ın geçen yıl Vice Magazine'de yayınlanmış bir moda çekimi vardı. Filmlerin önemli sahnelerinde arka planda yer alan figüranların bu sefer giyim stilleri ile ön planda oldukları bir çekimdi.
Her karede kılıktan kılığa giren bu çok yetenekli sanatçının yer aldığı çalışma hem eğlenceli ve hem de konusu ile bir o kadar çarpıcı;

Dear Julie,
Do you ever feel like an extra in your own life? It seems like I'm forever stuck in the background, watching other people say and do all the things I feel inside. One day I'm gonna suprise everyone with my talents. They will be laughing and crying and texting me so often that I will be annoyed. Until then,
Sandy



13 Tem 2010

Yves Saint Laurent Retrospective- Petit Palais,Paris

Paris'teki Petit Palais 11 Mart-29 Ağustos 2010 tarihleri arasında efsanevi tasarımcı, sanatçı ve moda devrimcisi Yves Saint Laurent'in retrospektifine ev sahipliği yapıyor.
The Pierre Berge-Yves Saint Laurent Vakfı ve Petit Palais, Paris Güzel Sanatlar Müzesi'nin işbirliğinde düzenlenen bu sergide 15 farklı temadan oluşan odalarda Yves Saint Laurent'in kariyerinde önemli kilometre taşlarını oluşturan 300 adet haute couture ve hazır giyim ürünü sergileniyor.

Serginin ilk bölümünde ''Dior Years'' başlığı altında 1955 yılında tasarım asistanı olarak başladığı, 1957'de Christian Dior'un ölümü ile kreatif direktörlüğünü üstlendiği bu firmada 50'li yılların ikonik koleksiyonu Trapeze'in örnekleri sergileniyor.

''Real Studio/Mental Studio'' adlı diğer bölümde ise küçük bir alanda tasarımcının stüdyosunun örneği karşımıza çıkıyor. Atölye masasının üzerinde çizim kağıtları, kalemler ve kumaş parçaları yer alıyor. Masanın yanındaki duvarda Yves Saint Laurent'in eskiz çalışması yaptığı bir video gösterimi yapılıyor.

Kendi markasını kurduktan sonra adeta moda devrimi yaratan tasarımcının kuralları yıkan parçalarının sergilendiği bölüme geçiyoruz. ''Gender Revolution'' isimli bu bölümde kadın silüeti algısını değiştiren, erkeklerden ödünç aldığı ve kadınlara giydirdiği pantalon, safari ceketi ve tulum gibi tasarımlarının örneklerini görüyoruz. Tasarımcının yarattığı bu devrimi duvarda yazan şu cümleler en iyi şekilde açıklıyor; ''Coco Chanel gave women freedom, Yves Saint Laurent gives them power.''

Diğer bölüme geçtiğimizde ''Yves Saint Laurent and Women'' başlığı altında markanın sadık müşterileri olan kadınların giydiği ve markanın stilini en iyi yansıttığı kıyafetler bizi karşılıyor. Lauren Bacall ve Paloma Picasso'nun davetlerde giydiği, Catherine Deneuve'nun ''Belle de Jour'' filminde arz-ı endam ettiği ikonik parçalar sergileniyor. Ünlü aktris bir Yves Saint Laurent tasarımı giymeninin ne hissettirdiğini şöyle açıklamış; '' In a dress by Yves Saint Laurent one would need to be naked. This would be the only way to appericiate both sides of the fabric.''

''YSL by Jeanloup Sieff'' bölümünde tasarımcının kendi markasının erkek parfümü lansmanı için çektirdiği ve zamanında sansasyon yaratan ünlü nü fotoğrafları sergileniyor.

''Summer 1971, The Scandal of a Collection'' da ise 40'lı yıllara göz kırpan ve moda otoriteleri tarafından yerden yere vurulan koleksiyonunun en can alıcı parçalarını görebiliyoruz. Moda dünyasında şok etkisi yaratan, fakat diğer yandan da tasarımcının popülerliğini arttıran koleksiyondaki yeşil kürk ve transparan gece elbisesi bu bölümde bulunuyor.

''Imaginary Journeys'' de tasarımcının tanımadığı ülkeler için hayal dünyasını nasıl harekete geçirebildiğini görebiliyoruz. Bu bölümde Yves Saint Laurent'in İspanya, Rusya, Çin, Hindistan, Afrika, Japonya ve Fas'a yaptığı zihinsel yolcuklarının en iyi örnekleri sunuluyor. Tasarımcı bu yolculuklarını şu cümleler ile açıklamış; '' I hate travelling. If a read a book about India, with photos, or Egypt, where I've never been, my imagination runs away with me. That's how I make my most marvellous voyages.''

''Through the Looking Glass of Art'' bölümünde; resim ile modayı birleştirdiği, kendi deyimi ile bu iki sanat arasında dialoglar yaratan eserleri görebiliyoruz. Mondrian, Picasso, Van Gogh ve Matisse'in tablolarından ilham aldığı tasarımlar sergileniyor.

''The Last Ball'' adı verilen son bölümde ise; geçmiş dönemlerin balo salonlarına, şaşalı partilerine, şık ve zarif giyinimli bayanlarına duyulan nostalji anlatılıyor. Bu devasa salonun merdivenlerine tek tek dizilmiş mankenlerin gece kıyafetlerini incelerken, kendinizden geçiyorsunuz. Başımızı diğer tarafa çevirdiğinizde ise; onlarca farklı smokin örneğinin sergilendiği heybetli duvarı görünce büyülenmiş gibi oluyorsunuz.

Moda severlerin mutlaka görmesi, moda okuyan veya sektörde çalışan kişilerin kaçırmaması gereken bir sergi. Küçük çapta moda tarihi dersi veren bu sergi için bile Paris'e gidilebilir...

9 Tem 2010

Cool Shops Barcelona

1) Como Agua de Mayo

Mariona Gen, Miriam Ocariz gibi İspanyol tasarımcıların koleksiyonlarını ve Pedro Garcia'nın muhteşem ayakkabılarını bulabileceğiniz bu küçük dükkan Borne bölgesinde bulunuyor.

Carrer Argenteria 43 08002

2) Vinçon

1934 yılında kurulan ve bir aile şirketi olan bu mağaza ''Contemporary Design Products For Home'' başlığı altında eviniz, banyonuz, salonunuz hatta kendiniz için (saat, çanta vb) tasarım objeleri satıyor. Mağazanın gerek metrakaresinin büyüklüğü gerekse görsel düzenlemesinden dolayı bir tasarım müzesi olarak adlandırılabilir. En değişik, eğlenceli, işlevsel ve modern tasarımları bu mağazada bulabilirsiniz.

Passeig de Gracia, 96 08008

3) Replay

Marka bildiğimiz jean markası Replay. Koleksiyonu ve ürün gamı her zaman karşılaştıklarımızdan. Bu mağazadaki en değişik özellikler muhteşem mimarisi ve dekorasyonu. Art Nouveau esintisi taşıyan bir binanın içerisinde bulunan bu devasa mağaza tam 800 metrekare büyüklüğünde. Görsel mağazacılığın en yaratıcı öğeleri (eski bilgisayar parçaları ile kaplı panel wall'lar), değişik mimarisi ve arkadaki bahçesine bakan büyük süs havuzu ile sizi şaşırtıyor.

Passeig de Gracia, 60 08007


5) Xocoa

Bir dükkan düşünün baştan aşağı çikolata satan. Sütlü, beyaz, bitter çikolataların portakal, fıstık, çilekli yoğurt, frambuaz, yeşil çay, badem ve hatta biber ile kombinlediği bu dükkanda çikolataların ambalajları da tatları kadar ilgi çekici. Çikolata tabletlerinin yanı sıra çikolata birası ''Birracao'', çikolata temalı t-shirtler ve müzik CD'leri bulabileceğiniz Xocoa'da çikolata aşıklarını mutlu etmek için yok yok.

Carrer Petritxol, 11 Eixample 08002

6) Le Swing

Bu mağaza için bir vintage cenneti diyebiliriz. Loewe ve Christian Dior'un en nefis kesici çantalarını, Alberta Ferreti'nin elbiselerini ve Yves Saint Laurent'in ayakkabı ve gözlüklerini burada bulabilirsiniz.

Carrer del Doctor Dou, 11 08001

8 Tem 2010

Lokal Barselona Rehberi; Kendinizi Turist Gibi Hissetmemeniz İçin 10 Altın Kural

Bir şehre gidince kendinizi turist gibi hissetmek son yıllarda olumsuz bir olguya dönüştü. Saflığınızdan ve iyi niyetinizden yararlanmak isteyenlenden dolayı kazıklanmak, lezzetsiz ve pahalı yemekler yemek ve o şehrin ahengine uyamadan tatili sonlandırmak üzücü bir durum.
İşte benden size bu duruma çözüm olarak Barselona'da uygulanması gereken 10 altın kural listesi! Denemesi ve memnun kalması bedava, kendinizi turisten çok yerel bir gezgin hissedesiniz diye...



1) Barselona'ya hoşgeldiniz, burası Gaudi'nin harikalar diyarı...

1852-1926 yıllarında Barselona'da yaşamış olan bu Katalan mimar/sanatçı/dahi Barselona'yı adeta bir mimari cennete dönüştürmüştür. Parc Güell, Casa Battlo,Casa Mila ve en nefes kesen eserlerinden biri olan La Sagrada Familia işte tam bu şehirdedir. Bütün bu şaheserleri gezin, keşfedin ve en ince detaylarına kadar inceleyin...




2) Tapaslar ile kendinize bir ziyafet çekin.
İspanya demek tapas demek, tapas demek İspanya demek.
Katalanların domatesli ekmeği Pa amb Tomaquet, patatesli yumurtası Tortilla de Patatas ve şanı tüm dünyaya yayılmış olan nefis deniz mahsüllerini denemeden şehri terketmeyin.
En iyi Katalan tapacısı Cal Pep'e mutlaka uğrayın. http://www.calpep.com/

3) Lokal yemek yerlerini keşfedin.

Şehir sakinlerinin gittiği, en az turistin bulunduğu ve mümkünse kapısında İngilizce olarak içeri buyur edilmediğiniz restoranları tercih edin.
Rambla'nın üstündeki kafelerde yemek yemek, şehrin en yoğun caddelerinde iyi bir paella yemeye kalkışmak büyük bir hata olacaktır. Mümkünse ara sokaklardaki küçük, günlük öğlen menüsünü 10-12 Euro'ya veren yerler yiyeceğiniz en lezzetli yemekleri size sunacaktır.


4) El Palau de la Musica'da konsere gidin.

Yapımı 1908'de tamamlanan 'Katalan 'Modernizmi'ni yansıtan en iyi eserlerden olan bu bina mozaikleri, vitrayları ve ince ince işlenmiş mimari detayları ile başınızı döndürebilir. İyi bir jazz yada klasik müzik konseri izleyebilir, gerek akustiği, gerek atmosferi ile unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz.


5) Barselona'nın plajlarında güneşlenirken güneşin dozunu kaçırmayın.
Barselona'nın en önemli avantajlarından biri şehrin kıyısından rahatça denize girilebilmesidir.(bkz. Barceloneta, Bogatell) Özellikle Kuzeyli (İngiliz, Alman) turistler için mutluluk kaynağı olan bu özelllik güneşlenme dozunun kaçırılması ile birlikte kötü sonuçlara yol açabilir. Domates gibi kızarıp, acı çekebilir ve tatilinizin geri kalanını zehir edebilirsiniz.

6) Hip bölgeleri keşfedin.

New York'un Soho'su, Paris'in Marais'i varsa Barselona'nın da Borne ve Raval bölgeleri var.
Her köşesinde, en küçük sokaklarında bile cool butikler, sanat galerileri, tapas barları ve kitapçılar keşfediğiniz bu bölgelerde bol bol yürüyün ve sokaklarında kaybolun.
Raval'daki modern sanat müzesi MACBA'yı ve mağazasını gezin, Laie isimli kitapçıda dakikalarca kitaplara bakının.
Borne bölgesinde Picasso müzesini gezin, Cal Pep'te şehrin en leziz tapalarını yiyin ve en enteresan tasarımcı butiklerine bakın.



7) Müzik festivallerini kaçırmayın.

İlkbahar ve yaz dendi mi Barselona'da müzik festivalleri sezonu açılmış demektir.
En iyi elektronik müzik festivallerinden biri sayılan Sonar, göçebe müzik kültürü ve 'daha iyi bir dünya için umut' konseptini belirlemiş olan Esperanzah! ve İspanya'nın en iyi rumba, afrobeat ve flamenco gruplarını ağırlayan Cruilla de Culturas bunlardan sadece birkaçı...
Her türlü müzikseveri mutlu edecek festivallere ev sahipliği yapan bu şehre gitmeden önce mutlaka http://www.barcelona.cat/ yada http://www.fnac.es/ sitelerini ziyaret edin.


8) Eğer yazın bu şehri geziyorsanız metroyu kullanmayın bol bol yürüyün yada otobüse binin.

Yazın en sıcak günlerinde Barselona metrosunun klimasız duraklarında beklemek, sardalya konservesi gibi vagonlara dizilmek ve binbir zahmetle istasyondan sokağa çıkmak istemiyorsanız mutlaka yürüyün yada otobüse binin.
Eğer otobüse binerseniz gideceğiniz yere oturarak ve etrafınızdaki binaları görerek gidebilirsiniz.
Yada en iyi seçeneklerden biri yürümek! Barselona'da şehrin ortasındaki küçük sokaklarda kaybolmak ve yeni mekanlar keşfetmek büyük bir zevk.
9) Bol bol içki deneyin.

İspanya değişik içkiler tadabilmeniz konusunda en şanslı olduğunuz ülkelerden biri. Yaz kış, günün farklı saatleri demeden değişik içkiler deneyebilir ve lezzetlerinden dolayı kendinizden geçebilirsiniz.
a) Cava: Katalan'ların şampanyası olan bu içkiyi mutlaka denemelisiniz. Kaferlerde, barlarda hatta süpermaketlerde gayet uygun fiyata bulabilceğiniz bu içki en çok tatlılarla beraber içimi güzel olan bir içkidir.

b) Sangria: Soğuk servis edilmesi ve içerisinde meyveler bulundurmasından dolayı yaz akşamlarında gençlerin en çok tükettiği içkidir. Şaraplı meyve kokteylidir, kolay içilir, şekerlidir ve aman dikkat edin fark etmeden sizi çarpabilir, 1-2 bardakta sınırlandırmanız yeterlidir.

c) Clara: Bira ile limonlu Fanta karışımı olan bu içki en çok akşamüstleri yemeklerden önce tüketilir.

d) Cubata: Kola yada enerji içeceklerinin Martini Bianco karışımı ile elde edilir. Geceleri bar ve eğlence yerlerinde en çok tüketilen içkidir.



10) Eğer 4-5 günden daha fazla süre kalmak için geldiyseniz mutlaka yakın çevresindeki Katalan kasabalarını keşfedin.
Katalan'ların ünlü 'cava'sının nasıl yapıldığını keşfetmek, yemyeşil vadilerde gezmek ve mahzenlerde cava tadımı yapmak isterseniz Barselona'ya trenle 1 saatlik mesafedeki Sant Sadurni D'Anoia'ya gidebilirsiniz.
Önemli cava üreticilerinden Codorniu'nun vadisini ve mahzenini gezebilir, cava tadımı yapabilirsiniz.
Codorniu: Avda. Jaume Codorniu 08770 Sant Sadurni D'Anoia
Telefon: 0034 93 891 33 42
Pazartesi'nden Cuma'ya: 09:00-17:00 arası
Cumartesi, Pazar ve Tatil Günleri: 09:00-13:00 arası açık
Mutlaka internet sitesine giriş yapın ve önceden ziyaret için isminizi yazdırın.