18 Mar 2010

Ölüme sebebiyet veren son moda taşlanmış kotlar!


Uzun zamandır Türkiye'de tartışılan bir konuydu kot taşlaması yapan işçilerinin yakalandığı ve ölüme sebebiyet veren Silikozis hastalığı...

Canım ülkemde ne gibi şartlarda işçilerin çalıştırıldığını gösteren, tekstil piyasasının acımasızlığını ve büyük küçük farketmeden moda firmalarının umarsızlığını anlatan bir durumdur esasında...

Sadece üzerimize giydiğimiz kot parçasının daha beyaz görünümlü, yıpranmış, yırtık ve son moda görünmesi için yapılan bu işlemin ilkel şartlarda ve insan gücüyle yapılması bugüne kadar Türkiye'de 44 kişinin ölümüne ve resmi rakamlarla 550 kişinin bu hastalığa yakalanmasına neden olmuş (Resmi olmayan rakamlar 3000).

Bu gidişata son vermek için Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Derneği gibi dernekler, kottaslasMA.org gibi internet siteleri kurulmuş, imzalar toplanmış, protestolar yapılmış ve davalar açılmış.

İşin trajikomik kısmı Türkiye kot ihracatında önemli ülkelerden biri ve 2009 yılında 1.4 milyar dolar ihracat yapmış...

Bugün bir haberle karşılaştım, sonunda bu işlem yasaklanmış! Bir yandan sevindirici bir yandan da bu kadar geç olması ve insanların sağlığına bu kadar zarar verdikten sonra bu karara varılması üzücü...
Moda derken nelerden bahsettiğimizi, neleri ciddiye aldığımızı ve ne giydiğimizi bazen gözden geçirmemiz gerekiyor sanırım...


Altta haberi okuyabilirsiniz...

18/03/2010 07:56

''Sağlık Bakanlığı bir genelge yayımlayarak, 'Püskürtme işleminde kullanılan kum, silis tozu veya silika kristalleri içeren herhangi bir madde kullanılması yasaklanmıştır' diye konuştu
ANKARA - Kot taşlama işçilerinde görülen ölümcül akciğer hastalığı Silikozis’in önlenmesi için sonunda devlet harekete geçti. Sağlık Bakanlığı, bir genelge yayımlayarak, kot taşlamak için kullanılan maddeleri yasakladı. Genelgede “Püskürtme işleminde kullanılan kum, silis tozu veya silika kristalleri içeren herhangi bir madde kullanılması yasaklanmıştır” denildi. Kot taşlama, kot kumlama, kotu kumla yıkama olarak adlandırılan işlem nedeniyle şu ana kadar 40 işçi hayatını kaybetti. Kot’u beyazlatmak için kullanılan maddeler, dünyada henüz tedavisi olmayan ölümcül akciğer hastalığı Silikozis’e yol açıyor. Mekanizması bilinmemekle birlikte yeni oluşmuş bu serbest silika partikülleri akciğerlere daha fazla zarar vermektedir. Bu nedenle kumlama işinde çalışanlara kısa süreli etkilenmeler sonrası daha kötü seyirli Silikozis vakaları görülüyor. Günümüz tıbbi koşullarında etkili bir tedavi yöntemi bulunmayan bu hastalık, ülkemizde kot kumlama işinde çalışanlarda, bir toplum sağlığı sorunu haline gelmiştir. Genelgede daha önce kot taşlama işinde çalışanların kendisine en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları da istendi. Somut kazanımdır Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi adına yapılan açıklamada ise “Sağlık Bakanlığı görevini yaptı, sıra Çalışma Bakanlığı’nda. Sağlık Bakanlığı’nın kot kumlamayı yasaklaması, iki yılı aşkın mücadelemizin en somut kazanımıdır. Ancak yeterli değildir. Mülki amirler ve yerel yönetimler, bölgelerindeki kaçak işyerlerini en kısa sürede tespit edip kapatmalıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bugüne kadar bu işte kayıt dışı çalışmış ve mağdur olmuş binlerce işçinin sosyal güvenlik haklarını geriye dönük sağlamalıdır. Adalet Bakanlığı, mağdur işçilerin yargı harçlarından muaf olması için ‘adli müzaheret’ kararı çıkarmalıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu konuda sorumluluğu olan kamu görevlileri hakkında davaların yürüyebilmesi için, adli soruşturmalara izin vermelidir” denildi. Yasa önerisi Yaklaşık 40 kişinin hayatını kaybetmesi nedeniyle Çalışma Bakanlığı, 71 iş yerinde denetim başlatmıştı. Denetimlerin ardından Bakan Faruk Çelik, sağlıksız şartlarda işçi çalıştıran 60 kot taşlama atölyesinin kapatılacağını açıklamıştı. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, silikozis hastalığına yakalananlar için yasa teklifi hazırladı. Teklifin yasalaşması halinde, sigortalı olup olmadıklarına bakılmaksızın bir kereye mahsus olmak üzere bu meslek hastalığına yakalanan bütün işçilerin emeklilik hakları sağlanacak. Kot kumlama işinde çalışmış işçilerin sosyal güvencesi olsun ya da olmasın sağlık kontrolleri ve tedavilerinin ücretsiz olarak yapılabilecek.
(Radikal) ''

Laundromat ''Home For Designers''



Bundan neredeyse 10 ay önce iki genç tasarımcı ve girişimci kadın bir karara vardılar; genç tasarımcıların sektöre ilk giriş yaparken yaşadığı sıkıntılara, koleksiyonlarını sunarken ve satarken en doğru ve etkin bir şekilde yönlendirilmemelerine bir çözüm getireceklerdi.
Bugüne kadar karşımıza çıkanlar şunlardı; küçük metrekarelerde farklı tasarımcılarının ürünlerinin yan yana askılarda sıkıştırılarak satılması, yüksek komisyonlar, aracıların iletişimsizliklerinden kaynaklanan müşteri ile tasarımcının ortak noktada birleşememesi problemi, konsepte genç tasarımcıların desteklenmesinden çok ticari mantıkla bakan kişiler...
Bu koşulları gözden geçirerek önce beyin fırtınası yaptılar, sıkıntılarını paylaştılar, eleştirdiler, moda sektöründeki genç tasarımcılara atılan ''kazıklar''dan bahsettiler sonra, tipik bir Türk gibi davranmayarak eleştirme faslının ardından sessiz kalmadılar ve harekete geçtiler...
İkisinin de mimari eğitimi lokasyon ve mağaza seçiminde bir gizli cevheri keşfedip ondan harikalar yaratmalarına neden oldu. Kimin aklına gelebilirdi ki bir nalburu iki ay gibi kısa bir sürede muhteşem bir mağazaya dönüştürebilecekleri... Onlardan korkulurdu, artık öyle bir sürece girmişlerdi ki hem mimarlık yapıyor tamir ve dekorasyonla uğraşıyor, hem alanlarını paylaşabilecek tasarımcılar arıyor, hem de kendi koleksiyonlarının üzerinde çalışıyorlardı...
Bu süreçte onları aşağı çekmek isteyen ve yapamazsınız diyen bir sürü ''bilirkişi'' dolandı etraflarında, nasıl iki genç kadın böyle bir işe girişebilirdi, yapılmamışı bu yaşlarında yapmaya kalkışabilirdi ki...
Ama onlar gözlerini yumdular, kulaklarını tıkadılar ve ayaklarının üzerine sağlam basarak Eylül ayında muhteşem bir mağaza açılışı yaptılar...
Mağazanın mimarisi, tasarımcıları, vitrini, ışıklandırması, genç tasarımcılara yer verdikleri odaları öyle cezbedici olmuştu ki artık bütün insanların diline dolanmıştı bile...
Bunların üzerinden 10 ay geçti ve her şey çok hızlı gelişti...Bu mağaza aldı başını gitti, bir ''ilk'' olan mağaza konsepti etrafında taklitleriyle efsaneleştirildi, haberlere konu oldu...Modaseverlerin Türk genç moda tasarımcılarını koleksiyonlarını en iyi şekilde burada bulabilirim dedikleri, koleksiyonlarını moda pazarına sunacak olan tasarımcıların ise ''tasarımcıdan yana ve onları anlayan'' bir mekan olarak tercih ettikleri bir yere dönüştü...
Şimdi bu hafta başından itibaren 6 ayda bir değişen tasarımcılar sürecinin 2. turuna başlandı... Daha nice tasarımcılara ve başarılara vesile olması dileğiyle diyor, bu iki genç girişimci kadını kutluyor ve onlar ile gurur duyuyorum... Darısı başıma, nice girişimci ve başarılı projelere...

10 Mar 2010

Hoşgeldin, Welcome, Bienvenidos...

Moda ve Antimoda hakkında olan her şeyi artık bu blog'da paylaşacağım.

Tasarımın süsten arındığı, havada kalmayan konseptlerin yaratıldığı, bir amaca dayanan fikirlerin sunulduğu, araştıran, gezen, ilham alıp taklit etmeyen kişilerin bulunduğu, bazen eleştiren bazen destekleyen yazıların ve görsellerin yer aldığı bir blog olacak bu...

Moda derken sadece ''Bu sezon almanız gereken parçalar, en trendy ürünler'' gibi önermelerle değil, fikriyle, konseptiyle, arkasında durduğu ana düşüncesiyle insanı şaşırtan ve cezbeden fikirler/tasarımlar sunmaktır amacım... Modanın üstümüze giydiğimiz ve statütümüzü belirleyen parçalardan çok, kişinin kendi içerisinde yaşadığı duyguların dışavurumu olduğunu göstermek ve kıyafetlerin bireyleri değil, bireylerin kıyafetleri taşıdığını anlatmaktır...

Antimoda derken özellikle yaşadığımız ülkede tasarım yaparken taklit edenleri, kolaycılığa alışan kişilerin araştırma yapmamalarını, üniformalaşmayı ve bunların karşısında bazen eleştirmenin ve ters açıdan bakmanın yaratıcı ve ilginç olduğunun örneklerini göstermektir amacım...

İyi okumalar...!